3 Mart 2009 Salı

Kutbettin Arzu'nun Yeni Açıklamaları!




Erdoğan’ın “Atom Karınca” dediği Diyarbakır adayı: “Osman Baydemir benden fazla ‘Kürt’ değil..”




AKP, Diyarbakır'da Büyükşehir Belediyesi'ni alacağını düşündüğü adayını 23 Ocak'ta açıkladı: Diyarbakır Milletvekili Kutbettin Arzu. Bölgeyle haşır neşir olmayanların çok da tanımayabileceği Arzu'nun adı Başbakan'ın geçen hafta ortaya attığı bir laf sayesinde sık sık anıldı. Biz de hem o anma gerekçesini konuşmak hem de AKP'nin Diyarbakır'a hangi profilde birini aday gösterdiğini anlamak için Arzu'yla görüştük. İşte Diyarbakır'da yaklaşık üç saat süren sohbet ve bir saatlik kısa esnaf gezimizden sayfaya da sığdırmaya çalıştığımız kısa soru-cevaplar:Diyarbakır'da kimlerden diye bilinirsiniz?Buradan Suriye sınırına kadar dedemin adıyla, yani “Hacı Hamitler ailesi” olarak tanınırız.Aile mi, aşiret mi?Çok büyük Dumili aşiretine bağlı geniş bir aile.Ne kadar geniş?Dedemin çocuk ve torunlarının sayısı binin üzerinde. Mesela benim 36 tane, 48 tane çocuğu olan amca çocuklarım var.Zengin bir aile misinizdir?Yok, öyle zengin değiliz, normal bir aile.Babanız ne iş yapıyordu?Sümerbank Halı Fabrikası'nda işçiydi, emekli oldu.






EŞİMİN GİYİM TARZI AYNI SİZİN GİBİ



Kaç yaşında evlendiniz?40 yaşımda. Bu bölgede hiç olmayan bir şey. Bizim ailede 20 bile geçtir.Siz niye 40'a kadar beklediniz?Açıkçası, evliliği çok düşünmüyordum, ama bu bölgede yaşayınca şart olduğunu gördüm. Fakat bu sefer de zaman bulup biriyle flört etme imkânımız olmadı. Sonunda artık ailem, “Oğlum ya sen bul bir tane ya da biz” dedi ve görücü usulüyle evlendim.Bu arada aileniz de flörte karşı değilmiş demek ki?Tabii muhafazakâr bir aile, ama öyle çok katı kuralları da yok. Babam ve annem çok demokrat insanlar. Yani demokrat derken, bize karşı hiçbir despot tavırları olmamıştır.Peki sizin için beğendikleri eş örtünen biri mi oldu; nasıldır eşiniz?Hayır, eşim Emel Hanım'ın da giyim tarzı aynı sizin gibi. Kendisi lise mezunu bir ev hanımı. Musul kökenli, tanınmış bir aileden geliyor. Kayınpederim Eski Viranşehir Belediye Başkanı.






YANIMDA ÇALIŞANLARIN MİDESİ DELİNİR



AKP Kutbettin Arzu'yu sizce neden aday gösterdi; üç neden saysanız neleri dersiniz?İnsanın kendini anlatması çok zor bir şey, ama ben size şöyle söyleyeyim:1- Benim buradaki iş camiasıyla, sivil toplum örgütleriyle, meslek örgütleriyle olan diyaloğum çok iyidir. Ben bu kentte yaşayan herkese eşit mesafedeyimdir. Asla kimseyi ötekileştirmem, herkesi kendi şartları içerisinde değerlendiririm ve hep empati kurarım.2- Diyarbakırlıların hepsi benim ne kadar çalışmakolik biri olduğumu bilirler. Benim yanımda çalışanların çoğunun midesi delinir. Çünkü sabah işe başlayınca yemek yemeyi unuturum.3- Ben yapılan işin âşığıyımdır, ama asla önde görünmenin değil. O yüzden de insanlarla hep ilişkim iyi olmuştur. Bir yanlış yapmışsam bile buradaki herkes bilir ki, Kutbettin Arzu bu konuda art niyetli değil, bilmeden yapmıştır.



İSTESEYDİM 52 KEZ MANŞET OLURDUM



22 Temmuz'dan bu yana Diyarbakır için ne yaptınız?22 Temmuz'dan adaylığımın açıklandığı tarihe kadar ben Diyarbakır'a 52 kez geldim. Neredeyse gitmediğim taziye, düğün, fuar, temel atma töreni kalmadı. İsteseydim Diyarbakır'da 52 kez TV'ye çıkar, 52 kez de manşet olurdum. Ama hiç kendimi ön plana çıkarma âdetim olmadığı için görevlerimi hep sessiz sedasız yaptım ve şimdi de biraz bunun sıkıntısını çekiyorum. Sanki ben hiçbir iş yapmamışım gibi eleştiriliyorum.Ama yemin etmek dışında kürsüye çıkmamak da gerçekten ilginç...Değil, çünkü ben kürsüde en rahat konuşabilecek, sorunları en iyi bilen, en iyi tartışabilecek insanlardan biriyim. Ama sırf vitrine çıkmak için Meclis'in zamanını orada harcayacağıma bir sorunu gidip ilgili bakan, bürokrat ya da Başbakan ile yüz yüze detaylı konuşmanın daha doğru yöntem olduğunu biliyorum.






AHMET TÜRK SEVDİĞİM, SAYDIĞIM BİRİDİR



Ahmet Türk'ün “Atom karınca değil, olsa olsa sessiz böcek” benzetmesine kızdınız mı?Niye kızayım, hiç üzerime bile alınmadım. Diyarbakır seçimini kaybedecek olmak DTP için tabii zor bir şey. Bu da kaybetmenin stresi içerisinde söylenmiş bir laf.Dışarıdan da sessiz göründüğünüz için “Bu laf benim üzerime yapışır” diye hiç düşünmediniz mi?Alakası yok. Bir kere parlamentoda en fazla devamı olan insanlardan biriyim. Sabah sek-reterimden önce parlamentoya giderim, akşam sekizden önce de çıkmam.Türk'le ilk karşılaştığınızda kendisine ne diyeceksiniz?Gördüğümde hiç bu lafı duymamış gibi davranırım. Hiçbir tatsızlık olmaz. Sonuçta Ahmet Bey benim sevdiğim, saydığım biri. Amcamın arkadaşı, parlamentoda da beyefendi bir insan.DTP'nin adayı Osman Baydemir ile şu ana kadar nasıl gidiyor?Gayet iyi gidiyor. Kendisiyle havaalanında karşılaştık, birbirimize başarılar diledik. Zaten Osman Bey'le ilişkilerimiz eskidir. Ben ticaret odası başkanıyken o da İnsan Hakları Derneği genel başkan yardımcısıydı. ABD'ye sansasyon yaratan o geziyi bile beraber yaptık.






UNAKITAN'IN EN SEVDİĞİ VEKİLLERDEN BİRİYİM



Diyarbakır gezisi sırasında Başbakan'ın sizi “Atom karınca” diye takdim etmesi hoşunuza gitti mi?Benim yaşantıma çok uygun bir unvan.Ya peki “Boyunun kısalığına bakmayın” lafını ilk duyduğunuzda “Bu şimdi övgü mü yoksa yergi mi” diye düşündünüz mü?Düşünmedim, çünkü Sayın Başbakan benim bu konuda bir kompleksimin olmadığına, aksine espriler yaptığıma bizzat tanık biridir. Mesela Meclis'te Sayın Unakıtan'ın en sevdiği vekillerden biriyimdir. Niye? Benden iki santim uzun, bana tepeden bakabiliyor... (Gülüyor)Kaç santim boyunuz?1.56, ama bazen 1.58 çıktığım da oluyor. O zaman çok hoşuma gidiyor.Diyarbakır'da sizin için söylenen bir isim var mıdır?Çalışkanlığım ve takipçiliğim anlamında “Küçük Özal”, “Diyarbakır'ın Özal'ı” gibi benzetmeler olmuştu.“Kuto”?Tabii, bir de o var. Diyarbakır'da Kutbettin'e kısaca “Kuto” derler, ben de o anlamda Diyarbakır'ın bir Kuto'suyumdur. Arkadaşlarım “Kuto” diye çağırır. Buranın insanı olmanın bir ifadesi olduğu için hoşuma da gider.






KURŞUN BAŞIMDA DERİYLE KEMİK ARASINDA KALDI



12 Mart-12 Eylül arasındaki o dönemde hiç tutuklandınız mı?Hayır, ama öğrenciyken birkaç defa sıradan insan toplarken gözaltına alınıp sonra serbest bırakıldım.Genelde kenarda duran biri miydiniz?Hiçbir zaman kenarda durmadım, ben hep ortadaydım.Ama ortada duranların bile başına bir şeyler gelmiyor muydu?Benim başıma gelmediğini nereden biliyorsunuz. Bir kavganın ortasındayken bir kurşun da geldi bizim kafamızı buldu.Nasıl?1975'te üniversitedeyken bir gün klasik sağ-sol çatışması çıktı. Ben de koridorda, tam kavga eden tarafların ortasındayım. Birden geldi, bir kurşun ensemin biraz yukarısına saplandı. Herhalde muskalı olduğum için (Gülüyor) deriyle kemik arasında kaldı. Bir haftada iyileştim, annemlerin 15 yıl sonra haberi oldu. Üzülmesinler diye söylemedim. Hâlâ çoğu kişi de bilmez.






DDKO'YA SEMPATİ DUYMAYAN YOKTU



Sizin DDKO'cu (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) olduğunuz bir dönem oldu mu?Ben AKP'ye kadar hiçbir siyasi oluşumun üyesi olmadım, ama eskiden bizim bölgedeki herkesin elbette DDKO'ya bir sempatisi vardı. Tabii benim de... Ama örgütsel anlamda hiçbir zaman hiçbir şeyci olmadım.“Solcuyum” dediğiniz bir dönem olmadı mı?Ben hep soldaydım zaten. Öğrencilik yıllarımda ağırlıklı arkadaşlarım hep soldandı. Mesela en iyi arkadaşım Hatip Dicle'ydi. Ama benim sağdan da arkadaşlarım vardı. Çünkü ben hem İslamla ilgili hassasiyetleri olan biriyimdir, hem de kimlikle...






DAĞDA AKRABAM OLABİLİR



Dağda olan akrabanız var mı?Zamanında vardı, şu anda yok, ama doğrusu şimdi siz sorunca düşündüm, aslında çok da iyi bilmiyorum.Cezaevinde olabilir mi?Evet, içeride örgütün sorumlusu düzeyinde akrabam var. Dediğim gibi bizim aile çok kalabalık; üçüncü, dördüncü dereceden yakın akrabalar.Bu sizi bağlayan bir şey değil tabii ki...Bu coğrafyada yaşayan her ailede vardır zaten.Peki korucu var mı?Yok, bizim ailede korucu yok.Ne İslamcılıktan ne de Kürtçülükten rant sağlarımKimi önde gelen Diyarbakırlılarla konuştuğumuzda sizinle ilgili şöyle bir izlenim duyduk: “İyi insandır, ancak ne siyasi İslam ne de Kürtçülük açısından karizmatik bir isimdir.”Doğru... Çünkü ben asla İslami kişiliğimi ön plana çıkarmamışımdır. Bu benim yaşam biçimim, benim inancım, ama buradan niye siyasi bir rant sağlamaya çalışayım? Ben Kürdüm, ama ben asla “Kürt siyaseti” de yapmamışımdır, “Ben Kürdüm, bana oy verin” dememişimdir.Acaba AKP'nin bölge için çizdiği rol model de bu mu oluyor?Rol modellik değil, ama eğer biz barışı, uzlaşmayı, diyaloğu istiyorsak buradaki insanların bir taraflarını ön plana çıkarıp, diğerlerini ötekileştirmememiz lazım. Tam tersine yapacağımız şey ortak paydaları öne çıkarmak olmalı. Ortak payda da nedir; barıştır, iştir, aştır.Yalnız deniyor ki, “Tamam, Arzu çok güzel merkezde biri, ama Diyarbakır seçmeni merkezde değil, o yüzden de şansı yok”?..Bakın işte bölgeyi böyle manipüle ediyorlar. Ben uçlar yok demiyorum, elbette her kesimde fanatik insanlar olabilir, ama makul, duygularını değil aklını kullanan herkes AKP ve DTP arasındaki bu seçimin asla bir kimlik seçimi veya bir inanç seçimi olmadığını biliyor. Bizim için bu bir hizmet seçimidir. Barış, iş ve aş seçimidir.






12 YIL MİMARLAR ODASI, 9 YIL TİCARET ODASI BAŞKANIYDI



AKP'nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı Kutbettin Arzu, 1 Nisan 1955'te Çınar'ın Bahteri köyünde doğdu. Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde mimarlık okudu. İlk işi Yapı İşleri 15. Bölge Müdürlüğü'nde baş mimarlıktı. Üç yıl sonra kendi müteahhitlik bürosunu kurdu. 1980-1992 yılları arasında Diyarbakır Mimarlar Odası Başkanı, 1998-2007 arasında da Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı oldu. 2007'de AKP Diyarbakır Milletvekili seçildi. Evli olan Arzu'nun Berfin, Emine, Dicle ve Sefa adlarında dört çocuğu var.






BİZ HİÇBİR ZAMAN 'KALEYİ FETHEDECEĞİZ' DEMEDİK



Siz Diyarbakır yerel seçimini mesela bir Yozgat seçiminden farklı bulmuyor musunuz?Diyarbakır seçimi belediyecilik anlamında başka hiçbir ilin seçiminden farklı değil. Bizim buna farklı biçtiğimiz hiçbir misyon yok.Stratejik bir önemi yok mu?Diyarbakır seçiminin önemi şurada; bu DTP'li arkadaşlarımız Diyarbakır'ı bir “kale” gibi gösterip, eğer bu seçimi kaybederlerse sanki Kürt halkının seçimi kaybetmesi gibi kendilerine bir gerekçe yaratarak, böylece yapmamış oldukları hizmetleri gizlemeyi ve buradan hareketle yeniden seçim kazanmayı istiyorlar. Çünkü bu arkadaşlar “10 yıldır bu kentte yerel yönetim anlamında şu, şu, şu hizmetleri yaptık. Biz yereldeki iktidara yeniden talibiz, bize oyunuzu verin” diye vatandaşın karşısına çıkamıyorlar.AKP Diyarbakır için hiç “Kaleyi fethetmek” demedi mi?Biz asla böyle bir söylemde bulunmadık. Bize göre kale anlayışı da fetih anlayışı da çok yanlış. Tersine biz “kale”yi değil, “kapı”yı kullanıyoruz. Çünkü “kapı” diyalog demektir.






BAYDEMİR BENDEN DAHA FAZLA KÜRT DEĞİL



Diyelim ki seçildiniz; DTP dışındaki bir partinin seçimi alması sizce kentte bir gerginlik yaratır mı?Niye yaratsın, Osman Baydemir benden daha fazla Kürt değil, ya da ben ondan daha fazla Kürt değilim. Benim Osman Baydemir ile ilgili, Kürtlük ile ilgili hiçbir farklılığım yok. Benim DTP tabanı, AKP tabanı ya da şu tabanı, bu tabanı diye bir ayrımım yok. Bu kentte yaşayan herkes bu kentin asıl vatandaşı.Yine de 22 Temmuz akşamındaki gibi bir “balkon” konuşmasına ihtiyaç duymaz mısınız?Yok böyle bir ihtiyaç. Diyarbakır halkı beni yeterince tanıyor. Benim kimseyi ötekileştirmeyeceğimi biliyor. Tam tersine zaten benim adaylığım bu ötekileştirmeyi ortadan kaldıracak bir anlayıştır. Dolayısıyla Diyarbakır halkının ya da DTP tabanının böyle bir sıkıntısı olmaz.Peki sizce Diyarbakır'ı kaybetmek DTP içinde neye yol açar?“Nerede yanlış yaptık” diye düşünecekler. Zaten biliyorlar yanlışı nerede yaptıklarını, ama bugün bunu sesli söyleyemiyorlar ya da itiraf edemiyorlar. Seçimi kaybettiklerinde bunu sesli biçimde tartışma fırsatı bulacaklar.






BAYDEMİR KENDİSİ ADAY OLMASA BANA OY VEREBİLİR



Sırf DTP kazanmasın diye devletin burada bir şekilde sizin adınıza çalıştığını hissediyor musunuz?Hayır, asla böyle bir şey düşünmem. Ben hiçbir zaman adil olmayan hiçbir yarışa katılmadım. Ama birileri birilerini tercih edebilir. Bu herkesin en tabii hakkıdır. Birileri AKP'nin kazanmasını istiyor, başka birileri de DTP'nin kazanmasını istiyor olabilir.Siz, seçimi kazanacağım, diyor musunuz?Bakın Osman Baydemir'in kendisi aday olmasa bana oy verebilirdi. Ama Baydemir'in çok yakınındaki arkadaşlarının bir kısmı bana oy verecek, Baydemir de bunu biliyor.Peki mesela Başbakan'ın “Ya sev ya terk et” benzeri cümlelerini Diyarbakır'da izah ederken zorlanmıyor musunuz?Asla zorlanmıyorum. Diyarbakır'da militan kadrolar dışında kimsenin gündeminde bu yok. Diyarbakır'da herkesin gündeminde barış var, demokrasi var, iş, aş var.






'SOĞUKTAN ÖLÜN' DEME LÜKSÜMÜZ YOK



Diyarbakır'da kimle konuşsak herkes söylüyor, çok yardım dağıtmışınız; neredeyse saç kurutma makinesine kadar...Biz parti olarak Diyarbakır'da hiçbir yardım dağıtmadık.Yani Diyarbakır'da AKP'nin dağıttığı bir torba kömür dahi yok mu?Kömür var, dağıtması gerekir zaten. Ama bunlar hükümetin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın dağıttığı yardımlar.Valilik dağıtmıyor mu?Valilik ayrı bir olay.Ama gördük Tunceli'de valiliğin ayrı bir olay olmadığını?Bakın Türkiye'de bazı konularda aciliyetiniz var. Sizin eğer Diyarbakır'da 23 bin tane evde yaşam standardının çok altında mağdur insanınız varsa “Ben bekleyim bu insanlar soğuktan ölsün” demek gibi bir lüksünüz de yok.






BELEDİYEDE KÜRTÇE KONUSUNDA SORUN YOK



Sizce belediyede hizmet veren de Kürtçe konuşabilir mi?Karşıdaki kişi Kürtçe konuştuğu zaman genelde burada çalışan insanlar yöre insanı olduğu için zaten karşısındakinin anladığı dilden konuşur. Şimdi sizin yerinize Kürt bir gazeteci olsaydı biz de Kürtçe sohbet edecektik.Yani sizin yerel yönetimlerde Kürtçeyle ilgili bir sınırınız yok?Yok, bir problem. Zaten doğal olan bir şeye sınır getirirseniz yanlış olan o. Ama şu anda Türkçe dışında bir dili kamuda kullanmak yasak. Bu doğru mu; değil. Bu düzeltilmeden de siz bir kamu kuruluşu olan belediyede ben iki dilde hizmet vereceğim, yazışmaları öyle yapacağım dediğiniz zaman yasalara takılıyorsunuz. Bu bizim tercihimiz değil. Ama şu an ki yasalar çerçevesinde olmaz.Bir gün olabilir mi?Tabii, önümüzdeki süreçte Türkiye'nin demokratikleşmesi çerçevesinde böyle bir ihtiyaç varsa niye olmasın? Bugün Irak'ta üç dilde yazışma var: İngilizce, Kürtçe, Arapça.






Milliyet

Kutbettin Arzu ve Diyabakır'ın Gelecek Yüzü


Diyarbakır'da Kürd'ün Kürd'e Tahammülünün Kalmadığı Bir Zihniyet Hakim

Başbakan Tayyip Erdoğa'ın, 29 Mart seçimlerinde gözünü diktiği Diyarbakır'da, DTP'nin karşısına Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak çıkardığı Diyarbakır Milletvekili Kutbettin Arzu, 'Adaylarımızı Tanıyalım' röportajımızın bugünkü konuğu oldu. Aslen Çınar'lı olan Arzu, AK Parti'nin Adana, Çankaya, Beşiktaş ve Kadıköy adayları gibi ANAP kökenli. Diyarbakır'da Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı, TOBB Konseyi Üyeliği ve Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyeti Başkan Yardımcılığı gibi önemli görevlerde bulunan 53 yaşındaki Kutbettin Arzu'yla, Diyarbakır'ın modern otellerinden Dedeman'da konuştuk.

29 Mart 2009 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde DTP'nin elinde bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni almak için yarışacak olan Arzu, seçim çalışmalarını hızlı bir şekilde sürdürüyor. Kentte herkesin kendisini samimi ve ilgiyle karşıladığını belirten Arzu, "Diyarbakır halkı beni seviyor. Halk beni destekliyor. Diyarbakır, inşallah beni Büyükşehir Belediye Başkanı seçecektir" dedi.

Başım gözüm üstüne

Seçim çalışmalarını aralıksız sürdüren Kutbettin Arzu, el broşürü ve tanıtım posterlerine de bölgede halk arasında kullanılan 'Başım gözüm üstüne' tabirini slogan yaptı. Arzu, sorularımızı yanıtladı:

-Ekspres: Başbakan Erdoğan başından beri Diyarbakır'ı istediğini ifade etti. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı için partiniz 2 vekil arasında kararsızlık yaşıyordu. İlk olarak Abdurrahman Kurt'un ismi üzerinde duruldu, ardından sizin isminiz üzerinde karar kılındı. Sizin için sürpriz oldu mu?

-Arzu: Evet sürpriz oldu. Ben milletvekili olarak hizmet etmeyi düşünmüştüm. Aday belirleme süreci başladığı zaman, benim aday olacağım aklımın ucundan bile geçmemişti. Diyarbakır'da Büyükşehir Belediye başkanlığı yapacak çok değerli kişiler vardı. Ama sayın Başbakan'ın takdiri bu yönde oldu. Biz de Diyarbakır'a her zaman hizmet etmek için var olduğumuzu söyledik ve adaylığı kabul ettik. Herkesin inanılmaz desteği oldu. Hepimizin tek bir amacı var. Diyarbakır'a hizmet etmek.

-Ekspres: Uzun yıllar Diyarbakır'da sivil toplum örgütü temsilciliği yaptınız. Sorunları iyi biliyorsunuz. En önemli sorun size göre ne?

-Arzu: İşsizlik bizim en büyük sorunumuzdur. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı görevimde de, milletvekilliği dönemimde de kapımı çalan her 10 kişiden 8'i iş istiyordu. Biz merkezi hükümetin desteğini de alarak, ilk olarak insanlarımızın iş ve aş sorununu çözeceğiz. AK Parti'nin Diyarbakır rüyasını size "3H" formülü ile izah edeyim. Hizmet, Hukuk ve Hürriyet. AK Parti hizmeti engelleyecek hiçbir bahaneye inanmamaktadır. AK Parti, hukuku askıya alacak hiçbir bahaneye inanmamaktadır.
AK Parti, hürriyetleri kısıtlayan hiçbir bahaneye inanmamaktadır. Diyarbakır, çektiği acılarla, Doğu ve Güneydoğu'nun hizmeti en fazla hak eden şehirdir. Diyarbakırımızın acil olarak hizmetine ihtiyaç duyduğu beş projemiz iisee şunlardır:
1- Kırklardağı Rekreasyon Alanı Projesi
2- Suriçi Bölgesi Sağlıklaştırma Projesi
3- İstasyon Caddesi-Elazığ Caddesi Yeni Kent Odağı Projesi
4- Barış Çocukları Eğlence ve Eğitim Parkı Projesi
5- Ulaşım Sisteminin İyileştirilmesi ve Hafif Raylı Ulaşım Sistemi Projesi. Rüyamız Diyarbakır'da herkesin iş ve aş sahibi olmasıdır. Halkımızın desteğiyle seçilmemiz halinde bunu gerçekleştireceğiz.

-Ekspres: Peki şu andaki yerel yönetim size göre hiç mi hizmet yapmadı?

-Arzu: Yerel yönetimler siyaset mekanı değildir. Hizmet mekanıdır. Biz bunu aziz Diyarbakırlı hemşehrilerimize göstereceğiz. Belediyecilik sadece temizlik yapmaktan ibaret değildir. Bakın Diyarbakırımız'da belediye hizmeti verememenin bahanesi olarak, Kürt sorunu gösterildi ya da muhalefet partisinden belediye başkanı olmanın zorluklarından dem vurdular. Diyarbakır'a ve Diyarbakırlıya hizmet götürmekten aciz kalanlar, kendi beceriksizliklerini örtmek için hep bunu söylediler. Oysa Diyarbakırımız'da Kürt sorunu bugünden çok daha yoğun şekilde yaşanırken, başarılı belediye hizmeti verenler olmadı mı? Elbette oldu, siz buna şahitsiniz. Ahmet Bilgin kentte çok önemli hizmetler yaptı. Bugün hayata geçirilenlerin bir çoğu onun projesidir. Şehirlerarası otobüs terminali başta olmak üzere.

-Ekspres: Başkan seçilmeniz halinde, Kürt sorunuyla ilgili konuşmayacakmısınız, bu sorunun çözümü yönünde politikalarınız olmayacak mı?

-Arzu: Bakınız, Kürt sorunu yerel bir sorun degildir; hepimizin sorunudur. Bugün, Kürt sorununu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde dile getiren Diyarbakırlı vekillerimiz var. Dolayısıyla, Diyarbakır belediyemizin, artık asıl işine, yani belediyecilik hizmetine dönmesinin vakti çoktan gelmiştir. Şimdi değilse ne zaman? Ne zamana kadar devasa sorunların kucağında, hizmete hasret bekleyecek Diyarbakır? 5 bin yıllık tarihi derinliğiyle, medeniyetlerin gözbebeği olmuş bu şehri yönetenlerin, artık büyük düşünmesinin vakti geldi de geçiyor bile. Çünkü Diyarbakırlı hizmet talep ediyor, Diyarbakırlı büyük düşünüyor ve kendisi gibi büyük düşünecek idareciler arıyor.

-Ekspres: AK Parti'nin belediyeleri alması halinde, Kürt sorununa çözüm gelmeyeceği, Kürt kimliğinin yok sayılacağını iddia edenler var. Ne diyorsunuz?

-Arzu: Böyle bir şey mümkün mü. Bakın demokratik sorunlar, insan hakları sorunları Diyarbakırlının belediye hizmeti almasına engel değildir. Hiçbir zaman da olmamıştır. Kürt kimliğini gündeme getiren AK Parti'dir. Bunu yapan bir parti nasıl Kürt kimliğini kaldırır. Kürt sorunu benim sorunumdur diyen bir Başbakan var. Sayın Başbakan'ın dışında hangi Başbakan veya hangi lider Kürt sorunu benim sorunumdur dedi? İlk defa AK Parti hükümeti döneminde bu sorunun çözümü ele alındı. Yine on yıllardır, anti-demokratik sorunlara takılan TRT Şeş, AK Parti döneminde hayata geçirilerek, insan haklarına saygının yeni bir kapısı aralandı. TRT Şeş'ten bile rahatsızlık duydular. TRT Şeş'in seçim yatırımı olduğunu söylediler. Ama maaalesef sizin TRT Şeş'i izleme hakkınızdan bile rahatsız olanlar oldu. Bütün engellemelere, bütün rahatsızlıklara rağmen TRT Şeş AK Parti eliyle hayata geçti.

-Ekspres: Çok önemli vaadleriniz var. Seçmenler artık siyasilerin vaadlerine pek güven duymuyor. Bu vaadleri gerçekten hayata geçirecek misiniz. Bizim aracılığımızla söz veriyormusunuz?

-Arzu: Biz diğerlerinden farklıyız. Halkımız da bunu çok iyi biliyor. Siyasette yalanı, anti dürüstlüğü kaldıran AK Parti'nin kendisidir. Siyaseti sadece halka hizmet götürmekte araç olarak kullanan AK Parti, bugüne kadar ne demişse yapmıştır. Bizim sözümüz Diyarbakırlı sözüdür. AK Parti'li sözüdür. Diyarbakır'ın yıllardır devam eden acılarını dindirmenin vakti çoktan geldi. AK Parti sorunlar üzerinden değil, çözümler üzerinden siyaset yapmaktadır. Biz yapamayacağımızı vaat etmeyiz, tutamayacağımız sözü vermeyiz. AK Parti millet maliyetine, Diyarbakır maliyetine siyaset yapmaz. AK Parti hizmetinin nihayeti de insanımızın mutlu olmasıdır. Diyarbakır, Türkiye'nin 80 yıllık sorunları maliyetine kurban edilemeyecek kadar büyük bir şehirdir. AK Parti Diyarbakır'ın kıymetini bildiğini, Diyarbakırlıya duyduğu derin saygıyı 6 yıllık iktidarıyla göstermiştir. Önceki hükümetlerin hayal dahi edemeyecekleri projeleri hızla hayata geçirmiş, Diyarbakırlının hizmetine sunmuştur. Aziz Diyarbakırlılara, seçmenlere ne vaat etmişsem bunları hayata geçireceğim. Birkez daha buradan söz veriyorum. Söz, söz söz.

-Ekspres: Başkan seçilmeniz halinde vaat etiklerinizi ne kadarlık bir sürede hayata geçireceksiniz. Yani sizin deyiminizle Diyarbakır'ı kaç yılda Paris yapacaksınız?

-Arzu: İddia ediyorum Diyarbakır'ı 10 yılda Paris yapacağım. 5 artı 5. Diyarbakır, bereketin, aşkın, hüznün kaynağı Dicle ile sarılmış, 12 medeniyetin ruhunu taşıyan surlarla örülmüş, Mezopotamya'nın tacı, Anadolu'nun kapısı, medeniyetlerin beşiği alimlerin, sanatkarların, şairlerin, düşünürlerin şehri. Diyarbakır, Doğu ile Batı'nın, Anadolu ile Mezopotamya'nın, Ortadoğu ile dünyanın buluşma kapısıdır. Diyarbakır; mazlumların, aşıkların ve vicdanın kapısı. Bu kapı herkese açık kapı. Diyarbakır, Türkiye'nin Ortadoğu'ya açılan kapısıdır. Irak'la buluşma noktamızdır. Gazze'nin gözyaşları Diyarbakır'da sel olur. Kerkük'ün, Musul'un, Bağdat'ın, Erbil'in acısı Diyarbakır'ın yarısı olur. İstanbul'un sevinci Diyarbakır'ın neşesi olur. Diyarbakır, Ortadoğu ile AB'yi buluşturan kavşaktır. Diyarbakır, Türkiye2nin çetelerden, faili meçhullerden ve haksızlardan kurtulmasının adresidir. Diyarbakırsız bir Türkiye mümkün değildir. Biz söz verdik. Diyarbakır'ı 10 yılda Paris yapacağız. Ortadoğu'nun başkenti yapacağız. Bu sözümüzü halkımızın desteğiyle seçilmemiz halinde tutacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Diyarbakır çağdaş, modern ve marka bir şehir olacaktır. Bunu biz yapacağız.

-Ekspres: Seçimlere bir hafta kala Nevruz bayramı var. Sizce nasıl geçer?

-Arzu: Barış ve kardeşlik içerisinde geçmeli. Nevruz hepimizin bayramıdır. Bir kardeşlik bayramıdır. Barış ve demokrasi içerisinde herkesin renkleriyle kutlayacağı bir bayramdır. Bir siyasi partinin veya farklı bir görüşün bayramı asla değildir. Tüm halkımızın ortak bayramıdır. Nevruz bizim bayramımızdır. Elbete kutlayacağız. Nevruz bayramının barış ve demokratik bir çerçevede kutlanmasını umuyor ve diliyoruz. Nevruz herkesin bayramıdır. Kimse kimseyi ötekileştirme hakkına sahip değildir. Maalesef Diyarbakır'da Kürd'ün Kürd'e tahammülünün kalmadığı bir zihniyet hakimdir. Bu zihniyetin yıkılması lazım.

-Ekspres: 15 Şubat bölgede gergin geçti. Gerginlik Diyarbakır sokaklarına taşındı. Bu olaylardan sonra seçim çalışmalarınızı sürdürürken insanların nasıl tavrıyla karşılaşıyorsunuz?

-Arzu: Diyarbakır ve Diyarbakırlı artık gerginlik istemiyor. Olay istemiyor. Diyarbakır halkı olaylardan bıkmış. Sağduyu istiyor. Huzur ve güven istiyor. Yaşanan olay ve sıkıntılardan bıkmış durumda. Diyarbakır'ın imajını zedeleme çabasında olanlara büyük tepkileri var. Bizi seçmen büyük bir ilgi ve sıcaklıkla karşılıyor. Bu tepkileri bize iletiyorlar. Artık huzur ve güven istediklerini, olaylardan zarar gördüklerini ifade ediyorlar. Vatandaş tepkisini aynen böyle bize iletiyor. Gerginliği kimse istemiyor. Gerginliği kim yaparsa zararlı çıkacaktır.

-Ekspres: Seçimler nasıl geçer?

-Arzu: Asla gergin geçmeyecektir. Barış ve demokrasi içinde bir yarış olacaktır. Bizim temennimiz böyledir. İnşallah böyle geçer.

-Ekspres: Diyarbakır'ı alacakmısınız?

-Arzu: Elbette alacağız. Hiç kimsenin süphesi olmasın. Biz Diyarbakır sevdalısıyız. Diyarbakır aşığıyız. Diyarbakır'ın derdi bizim derdimizdir. Amacımız Diyarbakır'a hizmet etmektir. Diyarbakırlı hizmete evet diyecektir. Bize evet diyecektir. Biz de onların desteği ve teveccühüyle Büyükşehir Belediyesi'ni kazanacağız.

-Ekspres: Bir basın toplantısında konuşmanızın sonunda Ahmed Arif'in
bir şiirini okudunuz. Rica etsek o şiiri bir daha okurmusunuz okuyucularımıza?

-Arzu:
Gör, nasıl yeniden yaratılırım
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım
Oğullarım var gelecekte
Her biri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası
Gözlerinden
Gözlerinden öperim
Bir umudum sende
Anlıyor musun?



[kaynak: guneydoguekspres.com]

Kimdir Kutbettin Arzu?


Kutbettin Arzu, 1 Nisan 1955'te Diyarbakır Bahteri Köyü'nde doğdu. Babasının adı Ekrem, annesinin adı Emine'dir. Yüksek Mimar; Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Mimarlık Bölümü'nü bitirdi. Yüksek lisansını aynı fakültede tamamladı. Yapı İşleri 15. Bölge Müdürlüğü'nde Baş Mimar olarak görev yaptı. Mühendislik ve Mimarlık firması kurarak serbest iş hayatına geçti. Dicle Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi'nde fahri öğretim üyeliği yaptı. Diyarbakır Mimarlar Odası Başkanlığı görevini yürüttü. Diyarbakır Kızılay Derneği Üyeliği, Kültür ve Dayanışma Vakfı Üyeliği, Açev Vakfı Bölge Danışma Kurulu Üyeliği, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkanlığı, TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Üyeliği, Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyet Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. Arzu, evli ve 4 çocuk babasıdır.


29 Mart seçimlerinde Diyarbakır'a hizmet için milletvekilliğinden istifa etmiş, AK Parti Diyarbakır Belediye Başkan Adayı olmuştur.